8 Ekim 2007 Pazartesi

İstanbul trafiğine laf etmeyin

Geçen hafta Efes Rusya'daki bir çalışma için Levent ile birlikte Moskova'ya gittik. Daha önce birkaç kez gittiğim için trafik sıkışıklığı konusunda az bi tecrübem vardı.

Havaalanından 17:30 gibi çıktık, bizi almaya araba yollamışlar, bindik arabamıza şöför önde biz arkada yola çıktık. Akşamda Fenerbahçenin Moskova ile maçı var, erken gidersek stada gideriz hayalleriyle yolda ilerliyoruz.

Yol hakkında biraz bilgi vereyim, yol otoban, 6 gidiş 6 geliş, yani bizim yolların tam iki katı.

Seyahat 17:30'da havaalından başladı ve arabadan hiç inmeden akşam 21:00'da otelde bitti. Yani 3 saat 30 dakika biz arabanın içnde otele varmayı bekledik. Şeritlerin tamamı kapalı, yavaş, yavaş, yavaş, yavaş ilerliye ilerliye otelimize geldik. Ne maça gitmesi ilk yarıyı kaçırdık. Otelde ikinci yarıyı seyrettik.

Ertesi gün sabahtan bizi almaya bir araba daha geldi, bu seferde otelden firmaya gideceğiz, süre 1 saat 45 dakika. Sabah trafiği olur böyle şeyler. Akşam yemek için fabrikadan Moskova merkeze gidiş 2 saat.

Artık dönüş zamanı perşembe sabahı şehir dışından (otel biraz dışarıda) gene şehir dışındaki havaalanına gideceğiz, süre 3 saat 45 dakika. tüm bu sürelerde araba içinde oturuyoruz. Allahtan şöför değiliz, bide kullanıyor olsak, cinnet geçirilecek bi yer.

Toplamda 48 saat Moskova'da kaldık, bunun 12 saati araba içinde oturarak ve bir yerden bir yere gitmeye çabalayarak geçti.

Olayın en kötü yanı 6 şeritli trafik tıkanıyor, biz burada 3 şeritli trafikte kalınca bunalıyoruz, 6 şeritli yolda kalmanın insanda yarattığı psikolojiyi düşünürseniz, İstanbul'un gözünü seveyim, kimse trafikten şikayet etmesin.

Evde Beyaz Şarap Yapımı

via IFTTT