28 Aralık 2007 Cuma

Niye CRM ?

Müşteri ilişkileri yönetimi (CRM), popülaritesi her geçen gün gittikçe artan, bu konuda yazılımlar geliştirilen, özel uzmanların ve uzmanlıkların oluştuğu, uzmanların kitap yazdığı, danışmanlıkların verildiği, eğitimlerinin olduğu bir alan. Yazılı yada görsel basında hangi konuya hangi reklama bakarsanız bakın sonu CRM ile bağlanıyor. Tüm bu yapılanlar insanda, acaba herşey bizlere daha çok harcama yapmaya iten bir düzenmi diye düşündürmüyor değil.

Bunun cevabı çok açık ve net olarak belli ‘EVET’.

CRM ne zaman popüler olur, şirketlerin üzerinde düşünmeye başladığı bir konu haline gelir derseniz, hemen ilk akla gelen yanıt “müşteri elden gittiği zaman”dır. Bunun sonuçları firmalar için ağır olur. Çünkü müşteri kaybı para kaybı, para kaybı hayatta kalamama nedenidir.

Günümüzde herşey, müşteriyi kaybetmemek, onu elde tutmak, aynı müşteride birden fazla satış gerçekleştirilmesi üzerine kurulu olarak işliyor. Aslında yapılan satıcı ile alıcı arasındaki ilişkiyi sıcak tutmak, her iki tarafında bu ilişkiden fayda sağlayacak ortamı oluşturmaktan ibarettir.

İşin içine ilişki girdimi, müşteri ilişkileri yönetimini sadece alıcı ile satıcı arasında bir husus gibi görmemek lazım, günümüzde bunlar çoklanarak devam etmektedir, Hasta İlişkileri Yönetimi, Çalışan İlişkileri Yönetimi, Tedarikçi İlişkileri Yönetimi vb.. şeklinde artmaktadır. Hepsindeki temel nokta şirket ile bağı olan herkesin mevcut yapsını güçlendirmek daha yakın ilişki içinde bulunmaktır.

CRM’in üstünde durduğu 3 temel unsur vardır, bunlar Satış, Pazarlama ve Servis aktiviteleridir. Bu temel aktiviteleri gerçekleştirirken kullanılan yöntemlerde ise yüzyüze görüşme, internet üzerinden, telefon yada çağrı merkezi üzerinden yada şirketle birlikte çalışan kanal iş ortakları vasıtıyladır. Kapsam olarak baktığımızda her üç parça tüm süreci ifade etmektedir. Pazarlama satış öncesi çalışmaları kampanya yönetimi gibi aktivitleri, satış fiili yapılan satışı, servis ise satış sonrası aktiviteleri, şikayetleri vb.. yapıları içiermektedir.

Yapılan çalışmalar şunu göstermiştirki memnun müşteri herzaman için memnun olduğu yerden tekrar alışveriş yapmakta, yaptığı alışverişin sayısını, sıklığını arttırmakta, hatta en önemlisi başka müşterilerinde gelmesini sağlayacak reklam ve pazarlama aktivitelerinide yapmaktadır. Satınaldığınız arabayı kullanırken onun reklamını yapmak gibi bir durum. Bu sayede dolaylı pazarlama ile firma maliyetlerini azaltabilmektedir.

Kalabalık restoranlarda kimse sıra beklemek istemez ama sıradayken size içecek birşeyler verilirse, atıştırmalıklar ikram edilirse sırada beklemeyi tercih edebilirsiniz, yada kıyafet alma esnasında sizinle birlikte olan kişilere içecek verilirse daha rahat bir şekilde pekçok kıyafeti deneyebilirsiniz. Bu sayede firma aklınızda olmayan bir ürünü görüp alabilme satabilme fırsatını yaratmış oluyor. Yapılan tamamen müşteri ile firma arasında ilişkiyi sıcak tutmaya yöneliktir.

Tüm bu ilişkileri sağlamak ise günümüzde sadece bir yazılımla sağlanabilir olarak algılanmaktadır. Bu yazılımın uygulanması için projeler yapılmakta, yapılan projelerle ilgili başarı ve başarısızlık oranları yayınlanmakta. “Projelerin %50’den fazlası başarısızlıkla sonuçlanmıştır aman dikkat “ şeklinde raporlar yazılmaktadır. Başarısızlığa uğramamak için yapılması gerekenler için danışmanlık almanız gerekmektedir diye bilgilendirmeler yapılmaktır.

ERP projelerinde olduğu gibi CRM projelerindede yapılacak olan çalışmayı Bilgi Teknolojileri projesi olarak ele almak baştan başarısızlığa davetiye çıkarmaya sebep olacaktır. Proje kapsamında yapılacak olan bir yazılımın uyarlanması olduğundan pekçok kişi bunun teknoloji olduğunu, sorumlu olması gereken kişilerin BT çalışanları olmalı kanısını oluşturabilir. İşin aslı bu tarz projeler kesinlikle ve kesinlikle iş projesidir. Çünkü uyarlanacak yazılım, mevcut Müşteri İlişkileri Yöntemlerinin uygulamalarını kayıt altına almaya, bunları inceleyerek analizler yapmaya ve sonuçta alınacak kararlarla satışı arttırmaya yönelik özellikleri barındırmaktadır. Yani araçtır, müşteri ilişkilerini iyileştirmeye yarayacak bir amaç olmamaktadır.

Eskiden ürün yapılır ve bunu satacak müşteri bulunurdu ama gününmüzde müşterinin istediği ürünler yapılıyor. Hatta beğenmiyorsa değiştiriliyor, geliştiriliyor, tekrar onun beğenisine sunuluyor memnun kalırsa satılmaya çalışılıyor.

Sonuç olarak baktığımızda artık şirketlerin merkezlerine müşteri konulmuş durumda ve herşey onun etrafında geliştirilmektedir. Şirketlerin bunun farkına varmasıyla birlikte insanlarda şunu keşfetti ve heryerde bunu kullanıyor “Ben müşteriyim”.

19 Aralık 2007 Çarşamba

ITPro dergisinde yazacağım

2006 Eylül tarihinden 2007 Temmuz ayına kadar Evrim dergisinde Dışkaynak konulu yazılar yazıyordum ve derginin yayın hayatını durdurmasıyla birlikte düzenli yazılarıma ara vermiştim.

Aralık ortasından itibaren ITPro dergisinde yazmaya başlayacağım. 15 günde bir yayınlanan ITPro'daki yazılarımda herhangi bir konu üzerinde değil herhafta değişik başlıklarda yazılar göndereceğim.

Benim içinde zorlu bir tecrübe olacak çünkü eskiden aylık yazıyordum, bu sefer iki haftalık aralıklarla yazılar oluşturacağım, umarım yüzümün akıyla çıkarım.

 

itpro

15 Kasım 2007 Perşembe

10 Kasım 2007

Anıtkabir, bu ülkede özgürüm, geçmişimle gurur duyuyorum, şanlı bir maziye sahibim diyen herkesin gidip görmesi gereken bir yer.

Daha önce gitme fırsatım olmamıştı. Ekim ayında gidelim diye karar alınınca hemen geliyorum dedim ve 10 Kasım sabahı 5.30'da Conrad önünden otobüse bindik ve yola çıktık. Kadıköy evlendirme dairesinin önünden ekibin geri kalanını alıp hareket ettik ve öğlen saat 12:00 gibi Anıtkabire vardık.

Atlamadan söyleyeyim saat 9'u 5 geçe Bolu dağı tünelinden geçtik ve hemen saygı duruşunda bulunmak için otobüsü kenara çektik, tam tünelin çıkışında bir şirket vardı ve onlarda 9:05'de tören için dışarı çıkmışlardı hep beraber saygı duruşunda bulunduk, ardından istiklal marşı söyledik. Çok güzel bir kutlama oldu hem biz hem şirket süperdi olay. 

Ankara'da Anıtkabir inanılmaz kalabalıktı. Atamızı ziyaret etmek için kuyruğa girip beklemek, sırayla içeri girmek zorunda kaldık. İnanılmaz bir görüntü, binlerce insan vardı. Hele Anıtkabir'deki müzenin girişi anababa günü, içeri girmek imkansız.

Biz Atamızı ziyaret ettikten sonra dışarıya çıktığımızda bir manzara vardıki, hem bu ülke vatandaşı olarak gururlanmama sebep oldu hemde bir Fenerbahçeli olarak bir kez daha mutlu oldum. 

Anıtkabir'in avlusunda nereden baksanız 1000 tane Fenerbahçe taraftarı tektip elbisesini giymiş ve Atamızı ziyarete gelmişti. İnsanın görünce göğsü kabarıyor. Katılanların tamamı Üniversiteli Fenerbahçe'lilerdi.

 

Günün geri kalanında ve ertesi gün Ankara'da değişik müzelere gittik, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, tarihe ilgisi olanların kesinlikle görmesi gereken bir yer. Tarih öncesi devirden günümüze kadar, topraklarımızdaki her türlü medeniyete ait bilgiler var.

Tarih öncesi, tarih sonrası kavramını, milattan önce milattan sonra ile karıştırmamak lazım. Tarih yazının bulunmasıyla başlıyor, MÖ 3000 yıllarında yazı bulunuyor.

Etnoğrafya Müzesinin ise, çok fazla övgü düzülecek bir içeriğe sahip olduğunu düşünmüyorum. Atatürk'ün naaşı orada 15 yıl kalmış ama   şuan için pekbir çekiciliği yok.

Mesai saatleri dahilinde gezilmesi gerekiyor.  Hiç müzenin öğlen tatil olduğu görülmüşmüdür. Bu müze öğlen 12:30 - 13:30 arası öğlen tatili nedeniyle kapalı.

 

Güzel ve yoğun geçen iki günün ardından gece İstanbul'a dönüş, epey yorulduk ama deydi. Hele Anıtkabir'i görmek, binlerce insan oradaydı denilen zamanda orada olmak. müthişti.

Herkese tavsiyem, özel günlerde Anıtkabir'i ziyaret etmeleri.

8 Ekim 2007 Pazartesi

İstanbul trafiğine laf etmeyin

Geçen hafta Efes Rusya'daki bir çalışma için Levent ile birlikte Moskova'ya gittik. Daha önce birkaç kez gittiğim için trafik sıkışıklığı konusunda az bi tecrübem vardı.

Havaalanından 17:30 gibi çıktık, bizi almaya araba yollamışlar, bindik arabamıza şöför önde biz arkada yola çıktık. Akşamda Fenerbahçenin Moskova ile maçı var, erken gidersek stada gideriz hayalleriyle yolda ilerliyoruz.

Yol hakkında biraz bilgi vereyim, yol otoban, 6 gidiş 6 geliş, yani bizim yolların tam iki katı.

Seyahat 17:30'da havaalından başladı ve arabadan hiç inmeden akşam 21:00'da otelde bitti. Yani 3 saat 30 dakika biz arabanın içnde otele varmayı bekledik. Şeritlerin tamamı kapalı, yavaş, yavaş, yavaş, yavaş ilerliye ilerliye otelimize geldik. Ne maça gitmesi ilk yarıyı kaçırdık. Otelde ikinci yarıyı seyrettik.

Ertesi gün sabahtan bizi almaya bir araba daha geldi, bu seferde otelden firmaya gideceğiz, süre 1 saat 45 dakika. Sabah trafiği olur böyle şeyler. Akşam yemek için fabrikadan Moskova merkeze gidiş 2 saat.

Artık dönüş zamanı perşembe sabahı şehir dışından (otel biraz dışarıda) gene şehir dışındaki havaalanına gideceğiz, süre 3 saat 45 dakika. tüm bu sürelerde araba içinde oturuyoruz. Allahtan şöför değiliz, bide kullanıyor olsak, cinnet geçirilecek bi yer.

Toplamda 48 saat Moskova'da kaldık, bunun 12 saati araba içinde oturarak ve bir yerden bir yere gitmeye çabalayarak geçti.

Olayın en kötü yanı 6 şeritli trafik tıkanıyor, biz burada 3 şeritli trafikte kalınca bunalıyoruz, 6 şeritli yolda kalmanın insanda yarattığı psikolojiyi düşünürseniz, İstanbul'un gözünü seveyim, kimse trafikten şikayet etmesin.

19 Eylül 2007 Çarşamba

Kuduz'a dikkat

Bu sene yıllık iznimin çok ufak bir kısmında ailecek Çeşme'ye Alaçatı'ya gittik. 3 gün kaldık ve döneceğimiz akşam civardaki bir lokantada akşam yemeğini yiyiyorduk. Çocuklarda oradaki bir kediyle oynuyorlardı ve nasıl olduysa kedi Kaya'yı elinden ısırdı.

Aslında ısırık denmez sadece diş izleri oluştu, herhangi bir kanama yada dişin geçmesi döz konusu değil ama biz genede korktuğumuz için oradaki bir hastaneye akşam saatlerinde gittik. Acildeki doktor baktı ve bizim çocuğun aşıları tammı dedi. Şaşırdık kedininkini sorması gerekiyor diye düşünüyorduk ama çocuğun tetanoz aşısı varsa bişe olmaz ısırık bile değil bu dedi.

Bizde peki dedik döndük ama içimizde bir kuşku vardı.

Eşim rahat etmedi ve İstanbul'daki kendi doktorumuzu aradık, bize nasıl böyle bir kararın verilebileceğini, kuduzun geri dönüşü olmayan bir hastalık olduğunu aynı gün içinde kuduz kontrol merkezlerinden bir tanesine gidip iğne olmamız gerektiğini söyledi.

Bu telefon görüşmesinin yapıldığı gün, benim toplantım nedeniyle Denizli'deydik ve akşam apar topar İzmir'e geldik. İlgili merkezi bulduk ve ilk aşıyı yaptırdık.

Kuduz tedavisi 5 aşıdan oluşuyor, aşıların tamamı koldan yapılıyor. Bu esnada ısıran hayvanın takip edilmesi gerekiyormuş, bizde olayın geçtiği restorantın telefonunu alarak 10 gün boyunca aradık ve kedinin yaşadığını öğrendik. Eğer hayvan kuduz olursa öğrendiğimiz kadarıyla aşının yanında serum tedaviside olacakmış.

Kuduz tüm Türkiye'de kayıtlarıyla takip edilen bir hastalık, bize ilk aşıyı olduktan sonra nereye gideceğimizi, diğer aşıları nerede yaptıracağımızı sordular. Bizde Dikili Devlet hastanesi dedik, fakat ilk aşıyı Ayvalık'ta yaptırdık, sonrasında bizi hemen aradılar ve sordular Dikili'de yaptırmamışsınız naptınız diye. Çok etkilendik, beklemediğimiz bir takip oldu.

İlk 4 aşıyı Ayvalık ve Dikili'de sağlık ocaklarında yaptırdık. Son aşı İstanbul'da oldu ama sağlık ocağında değil, Haseki Hastanesinde. İstanbul'da diğer yazlık bölgelerde olduğu gibi sağlık ocakları bu aşıyı yapmıyor (Acıbadem, Amerikan falan filanda yapmıyor), öğrendiğim kadarıyla 11 hastanede bu yapılıyormuş.

Neyse 5. aşıda oldu ve bitti bu takip.

 

Not: Hiçbir aşı işin ücret ödemedik.

28 Temmuz 2007 Cumartesi

Hıyar oldu artık - Bölüm 3

Havalar ısındı, kapta büyüttüğüm hıyar tohumları filizlendi, büyüdü ve artık toprağa ekilecek duruma gelmişti.

19 Mayıs tarihinde önceden almış olduğum biber fideleriyle birlikte yetiştirdiğim hıyar fidesinide büyükçe bir saksıya diktim.

Görüldüğü gibi soldan ikinci ve çok ufak olan hıyarı ilk diktiğimde ölecek gibi duruyordu. Ama gün geçtikce toprağa uyum sağladı ve ölmeyeceğini gösterdi. Artık yavaş yavaş büyümeye başladı.

 

Evet artık topraktaydı ve büyüyüp bizlere meyve verecekti. Kimbilir ne zaman. Çünkü fide haline getirmek bile bi dünya zamanımı almıştı. Fakat gördümki, benim tahminimden çok daha hızlı büyüyorlar.

Aşağıda yaklaşık birer hafta arayla çektiğim resimleri görünce fark edeceksiniz.

 23 Mayıs tarihindeki durum. 4 gün içinde toprağa alıştığı ve artık güçlenmeye başladığı görülüyor.
2 Haziran tarihinde artık çiçek açmış ve hıyar verecek gibi durmaya başlamıştı. Evde herkeste bir heyecan başladı. İlk defa kendi yetiştirdiğimiz bir şeyi yiyecektik.

 

9 Haziran  tarihinde artık hıyar iyice belirginleşti ve meyvası gözle görülür bir şekilde büyümeye başladı.

Yukarıda göreceğiniz üzere yaklaşık 2 cm boyunda olmuştu. İnanılmaz bir şekilde çok hızlı büyüyordu.

17 Haziran geldi ve artık bizim hıyar koparılacak duruma geldi. "Belki gelmedi ama biz dayanamıyorduk." Aşağıdaki resim bizim yetiştirdiğimiz ilk hıyarın son resmidir.

 

Evet, Şubatta başlayan tohumdan meyvaya kadarki süreç Haziran'da sona erdi ve ilk hıyar koklaya koklaya midelerimize girdi.

Tabi bu süre zarfında sadece hıyar yetiştirilmedi, domates, cherry domates, biber, maydanoz, havuç ekerek onlardanda meyveler aldık.

Tohumdan yetiştirilen hıyar, benim, Özlem ve çocuklar için çok güzel bir deneyim oldu.

Atlamadan şunuda söyleyeyim, bahçe ve bitkiler hakkında hiçbirşey bilmeden başladığım bu yolculukta en büyük bilgi aldığım, tecrübelerinden faydalandığım http://www.agaclar.net internet sitesindeki Balkonda Sebze Yetiştirme forumundaki herkese çok teşekkür ederim.

25 Temmuz 2007 Çarşamba

Evrim Dergisi Yayın hayatını bitirdi

Yaklaşık 2 yılı aşkın bir süredir yayın hayatında olan İşletmelerde Evrim dergisi Temmuz 2007 tarihinde son sayısını yayınladı.

Benimde 2006 yılı Eylül ayından beri her ay düzenli Dışkaynak konulu yazılarımın yayınlandığı bu dergi, sektöründe pekçok bilgi paylaşımını sağlamıştır.

15 Temmuz 2007 Pazar

Hıyar'ın öyküsü - Bölüm 2

Evet, hıyarları yoğurt kabına ektim ve devamlı su püskürttüm. Sonuçta çimlendiler. İnanılmaz bir his, ilkokuldaki pamukta fasulye yetiştirdiğim günlere geri döndüm.

Yavaş yavaş büyümeye başlayan tohumun artık gözle görülür bir şekilde boyu uzamaya başladı ve kendi başına ayakta duramayacak hale gelince hemen yanına bir adet çubuk dikmek gerekti. Hemen mangalda kullandığım tahta şişlerden buldum ve uzayan hıyarın yanına diktim ve iple bağlayarak ona tutunmasını sağladım.

Tahta şişler ne çok işe yaradı, normalde onları mangalda tavuk şiş yaptığım zaman kullanıyordum. Bu sefer başka amaca hizmet ediyorlar.

Bitkilere su verilir diyerek devamlı su verince işte böyle uzuyorlar ve yoğurt kabında çiçek açıyorlar. Çiçek açması demek aslında meyve vermesi anlamına geliyor ama bizimki sıkıntıdan çiçek açtı zannedersem.

Benim yapmam gereken, havalar biraz ısınmaya başladığında yoğurt kabından çıkartıp toprağa dikmem lazımdı ama iş bilmemezlik ve ilk defanın verdiği tecrübesizlikle sanki toprağa diksem ölecekler korkusuyla uzunca bir müddet yoğurt kabında yaşadılar.

Yaşadılar çünkü öncesinde diktiğim bütün hıyar tohumları boyunlarını büktü ve öldüler, elimde kala kala 2 tane kaldı. Onlara gözüm gibi bakıyorum ve ölmemeleri için elimden geleni yapıyorum.

Artık havalar ısınmıştı ve benim büyüttüğüm bu iki fideyi toprağa dikme zamanım gelmişti.

10 Temmuz 2007 Salı

Tedarikçi İlişkilerimiz ve dış kaynak kullanımı (Evrim Dergisi Temmuz 2007)


İşimizin gereği olarak devamlı iletişim halindeyiz. Kimi zaman alım yaparken, kimi zaman satış yaparken, kimi zamanda ekibimiz ile birlikte çalışmalarımızı yürütürken. Bu noktada üzerinde en çok düşünmemiz ve çalışmamız gereken husus ilişki yönetimi olarak karşımıza çıkmaktadır.


Dışkaynak kullanmaya başladığımız günden itibaren en önemli ilişkimiz, hizmet aldığımız firma ile yürüttüğümüz işlerin sürekliliğini sağlama esnasında karşılıklı olarak mutabakata varma noktasıdır. Çünkü dışkaynak sağlayıcı firma yapmakta olduğu çalışma ile şirket içinde bir hizmeti gerçekleştirmekte ve şirket çalışanlarıda bundan fayda sağlamaktadırlar. Hizmette olan en ufak bir aksama öncelikle dışkaynak firması ile ilişkileri yürüten departmana iletilmekte, sonrasında ilgili organizasyonun firma ile mutabakata varması gerekmektedir.


Bu sürecin yürütülmesi esnasında oluşacak sıkıntıları yönetmek, her iki yapı arasında uyumlu birliktelik olması durumunda çok kolay halledilebilmektedir. Sıkıntıları giderme noktasında tarafların birbirleriyle ilişkileri gerginse, ilişkiyi yürütme esnasında zorlanılıyorsa, hele hele konu yapılmış olan sözleşmenin maddelerine atıfta bulunulacak noktaya geldiyse artık durup tekrar düşünmek gerekmektedir.


Dışkaynak temini sağladığımız firma ile hizmet alımları esnasında yaptığımız çalışmalarda kimi zaman firma direk olarak şirket içi çalışanlarla temasta olabilir, eğer Bilgi Teknolojileri konusunda hizmet alımı varsa BT çalışanları ile görüşüyor olabilir. Her halikarda iç müşterinin dışkaynak sağlayıcısı firma hakkında olan izlenimleri devamlı surette takip edilmeli, olası şikayetler hemen firma ile paylaşılmalı ve memnuniyetsizliğin giderilmesi konusunda çalışılmaldır.


Dışkaynak firmasının hizmetini gerçekleştirdiği esnada kullanmakta olduğu çalışanlarının yeterlilikleri sorgulanmalı ve olası bir hizmet aksamasına önceden müdahele edilmelidir. Eğer bir yetersizlik görülüyorsa ilgili kişilerin eğitimlerle desteklenmesi sağlattırılmalı yada konusunda uzman kişilerin bu hizmeti vermesi için firma ile görüşülmesi lazımdır. Dışkaynak firması ile sözleşme yapılması esnasında bu konu kesinlikle atlanmamalı ve sözleşme maddelerinde hizmeti verecek olan kişilerin yetkinliklerı kısmı çok iyi hazırlanmalıdır.


Sözleşmelerde belirtilmiş olan kritik perfomans göstergelerinin takibi bir an olsun elden bırakılmamalıdır. Periyodik olarak göstergeler incelenmelidir. İyileşmelerin devamlılığı konusunda firma ile mutabakata varılmalıdır. Düşük performansın sergilendiği zamanlarda firma ile görüşerek oluşan durumun iyileştirilmesinde birlikte çözüm yolları bulunmalıdır. Kimi zaman hizmet veren kişilerle hizmet alan kişiler arasında oluşabilecek yanlış anlaşılmalar hizmetin kalitesini etkileyebilmektedir. Bunun fark edilip yönetilmesi lazımdır.


Dışkaynak firması ile yapılan anlaşmalar belirli süreli olacaktır. Unutulmaması gereken her anlaşmanın bir başlangıcı ve birde sonu vardır. Kaynak yöneticisi olan kişi her zaman dışkaynak firmaları ile sözleşme süreleri konusunda çalışması lazım. Sürenin bitmesi durumunda yenilenme şartlarını konuşmalı. Yeni dönemde hizmet alımında farklılaşmalar varsa bunları firma ile paylaşmalıdır. Gerekiyorsa tekrar bir alım süreci başlatmalı ve diğer firmalarıda değerlendirerek en doğru seçimi yapmalıdır.


Tabiki her anlaşma neticesinde parasal bir sonuç doğrucaktır. Dışkaynak firmasıda para kazanmak için çalışmakta, hizmet alan firmada maliyetlerini düşürme amacı taşımaktadır. Bu noktada kaynak yöneticisi kişi sadece iş yada hizmet ile alakalı konuları çalışmamalı, anlaşmanın finansal boyutunuda takip etmelidir. Kimi zaman yapılan sözleşmelerde eksik kalan, atlanan yada göz ardı edilen kısımlar çıkabilmektedir. Dışkaynak firması hizmetini icra ederken bu hususlardan dolayı hizmetini yapmakta zorluk çekebilir. Kaynak yöneticisi ortaya çıkan durumu yönetmeli ve firma ile ortak bir yol bulmalıdır. Bunu yaparken mali açıdan işi takip etmeli ve ödeme planları konusunda yönetimle mutabık kalmaldır.


Yukarıda bir kısmı anlatılmaya çalışılan tedarikçi ile olan ilişkilere bakınca, çok basit, sadece alım satım ve tüketim sürecinin olduğu gibi bir ilişki şekli çıkmamakta aksine çok bilinmeyenli bir denklem ile karşılaşılmaktadır. İlişki esnasında yapılan her bir hareket söylenen her bir söz iki kere düşünülerek söylenmelidir.


Sonuç olarak, dışkaynak alım hizmetini sağlayan firma ile bu hizmeti alan firma arasında çok sıkı bir ilişki bulunmalıdır ve bu ilişkinin düzgün yürütülmesi hizmetin kalitesini yükseltecektir. Kalitenin artması hizmeti alanlarda mutluluk yaratacaktır ve doğal olarak maliyetlerin azalmasına yansıyacaktır.

5 Temmuz 2007 Perşembe

Yayına başladım


İnternet dünyası merhaba,


Uzunca zamandır yapmak istediğim kendi blog'uma yazılarımı koyma ve yayınlama işini dün gerçekleştirdim.


Stumble ile rastgele girdiğim bir sitede, popüler açık kaynak kodlu 25 Windows uygulamasında Zoundry blog writer programını gördüm.


Yükledim ve herşey başladı.




Bir Hıyar'ın Öyküsü


Herşey Koçtaş'ta gördüğümüz albenisi çok güzel paketlenmiş tohumları almakla başladı. Tarih Şubat 2007. Kış mı değil, bahar mı o da değil, aldık tohumları. Geldik eve nasıl ekileceği bilgisi poşetin arkasında yazıyor ama bahçe işiyle uğraşacağız öyle poşet arkası yazanlarla olmaz. Bilgiye ihtiyaç var, girdik internete bi dünya yazı ve içlerinde en güzel site http://www.agaclar.net forum alanında balkonda sebze yetiştirme. Kesin okunması yazıması takip edilmesi gerekiyor.


Picture001.jpg Tam zamanında bulmuşum siteyi. Çabucak okudum ve bir sürü bilgi sahibi oldum. Okuduklarımla giriştim ekime. Hemen söylenenleri yaptım. Tohumları ıslattım, onlara yoğurt kabı buldum, torf ayarladım, bir santimetreyi ölçtüm, toprağa yerleştirdim tohumları ve üzerlerini güzelce örttüm. Tüm bu olayların oluş tarihi Şubat 2007. Yeni bir dünyaya girişin miladı.


Picture027.jpg Herşey güzeldide okuduklarımda tohumları ne kadar aralıkla dikeceğim konusunda bir bilgi bulamamıştım. Aslında sonradan farkettiğim bir olaydır bu. Tutumlu davrandım ve aldığım tohumların yarısını ekeyim istedim. Ne olur ne olmaz, beceremezsek tekrar deneriz. Aldıklarımın yarısın kullandım ve aşağıdaki şekilde tüm hıyar tohumlarını güzelce ektim.


Tutumlu olduğum yer sadece tohum değil, kabın yarısınada biber ektim. Devir hesap devri. (Herşey tecrübe)


Tohumlarda öyle alalale tohum değil Anadolu F1 özel tohum, hızlı büyüyen, sulu, sırık, çabuk mahsül veren.




Picture049.jpg Heyecanlıyız biran evvel hıyar yetiştireceğiz, heves ettik. Ekim bitti, okuduklarıma göre ekim sonrası üzerleri örtülmeli, arada bir fıskıye ile su verilmeli. Bütün alet edavet hazırlandı. Eskiden kullanılmış camsilin artık yeni bir görevi var. Yetiştireceğimiz hıyarlarda onunda payı olacak. Tüm sulamalar püskürtme yöntemiyle cam sil ile olacak. Ekim sonrası poşetten sera yaptık ve artık kendi yetiştirdiğimiz salatalıkları yiyebileceğiz.


Sebzecilik mesleğine giriş tarihi 19 Şubat 2007.


4 Haziran 2007 Pazartesi

Bilgi teknolojileri yönetim seçenekleri. (Evrim Dergisi Haziran 2007)



Küçük olsun büyük olsun firmaların dışkaynak kullanımı seçeneklerinden en önde geleni, mevcut bilgi teknolojilerinin yönetilmesine ait hizmet alımıdır.


Bilgi teknolojilerine sahip olmanın bir ayrıcalık olduğu zamanlarda, firmalar insanların ve donanımların her zaman gözlerinin önünde olmasını istiyordu. Çünkü bu yatırım diğer yatırımlarıyla birlikte değerlendirilen bir yapıda görülüyordu. Bugün gelinen noktada ise hem donanım sağlayıcılarının artması hem bu cihazlara sahip olma metodlarının farklılaşması ile birlikte firmalarda bakış açısıda kökten değişti.


Artık bilgi teknolojileri firmaların işin kurulduğu ilk günden kapanana kadarki süreçte sahip olunması gereken bir varlık olarak durmaktadır. Kısaca işin ayrılmaz bir parçasıdır. Fiziksel olarak donanıma, yazılıma ve insana sahip olmanın yanısıra bilgi teknolojilerinden değer elde etmektir.


Yukarıda bahsedilen üç bileşen olmadan bilgi teknolojilerinden bahsetmek mümkün değildir. Doğru bir şekilde harmanlanmış bileşenler ile firmanın yürütmekte olduğu faaliyetlerinde maliyetlerini düşürmesi, karını yükselterek rakiplerine göre avantaj elde etmesi sağlanacaktır. İşletmenin elde etmiş olduğu başarı ile yeni yatırımlara yönelmesi ve büyümesi, büyümeyi gene bilgi teknolojileri desteğiyle yönetmesi kaçınılmazdır. Kaçınılmazlık ister istemez firmalarda bu konuya dikkatleri çekmektedir.


Bunun farkına farkına varmış firmalar, bilgi teknolojilerinin temininde ve işletilmesinde ise dışkaynak kullanarak maliyetler konusunda avantaj elde etme imkanı yakalamaktadırlar. Elde ettikleri avantajla iş dünyasının zorlu yarışında rakipleriyle aralarını açmaya başlamışlardır.


Bilgi teknolojilerinin temel bileşenleri olan donanım, yazılım ve insan dışkaynak kullanımında, firmaların çok farklı alternatifleri bir araya getirip hizmet alabilecekleri seçenekleri bulunmaktadır.


Firma donanımı kendi alabildiği gibi hizmet aldığı şirketin donanımınıda kullanabilir. Buradaki özgürlük firmaların yatırım yapmamalarını, bunların bakımlarını yapmamalarını ve destek faaliyetlerini sürdürmeleri esnasında ihtiyaç duyulan kaynakları temin etmemelerini sağlamaktadır. Ayrıca dışkaynak kullanımında donanımın farklı lokasyonda bulunması ile firma çalışma alanı kazanacak ve bulunduğu yerde belkide üretim faaliyetlerini arttırabilecektir.


Yazılımlarda ise gelinen noktada artık lisans sağlayıcılar yeni çalışma şekilleri geliştirdiler ve satınalmanın yanında kiralama seçeneğinide sunmaktadırlar. Buradaki esneklik ise firmanın büyümesine bağlı olarak kiralamanın artması, firmadaki farklı disiplinler için farklı farklı yazılım ihtiyaçlarında esneklik ve maliyet avantajı sağlanmasını getirmektedir. Olası bir küçülmede yada birimlerdeki iş yapma süreçlerindeki değişikliklerde kiralamanın bitirilmesi büyük bir değer yaratmaktadır.


İletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve artan iletişim hızları ile birlikte, uygulamaların başka lokasyonlarda hatta ülke dışında barındırılıp çalıştırılmasına, ilgili yerlere bağlanılarak kullanılmasına imkan vermektedir. Bu şekilde alınacak dışkaynak hizmeti ile uygulamaların destek bağımlılığıda ortadan kaldırılmış olmaktadır.


Tüm bu teknolojileri yöneten ve onların kullanılmasında en önemli rolü üstlenen insan kaynakları konusu ise farklı farklı çözümlerle firmaların iş yapış şekillerine uyarlanabilmektedir. Firmalar isterlerse uzmanları kendi kadrolarında barındırabilirler, isterlerse hizmet aldıkları firmaların kadrolarını kullanırlar, bunlar kendi lokasyonlarında çalışabilirler yada uzak lokasyonlardan hizmet alabilirler.


Görüldüğü üzere bilgi teknolojilerinin dışkaynak hizmeti olarak alınması esnasında ortaya çok farklı seçenekler çıkmaktadır. Bu seçeneklerden bir tanesinin doğru olduğunu söylemek doğru değildir. Çünkü tercih edilecek model ilgili şirketin iş yapma usulüne, şirket kültürüne, alışkanlıklarına, daha önce firma tarafından yapılmış yatırımlara bağlı olarak farklılıklar gösterecektir. Eldeki tüm mevcut durumun incelenerek çalışılması ve kurgunun buna uygun yapılması gerekmektedir. Aksi taktirde işletmede olası yaşanacak problemler işin durmasına varacak sonuçlar doğurabilir.


Sonuç olarak dışkaynak kullanmak, bugünden yarına karar verilip uygulacak bir alışveriş değil, bir iş yapma usulüdür. Doğru modeli bulmak için öncesinde çalışmak gerekmektedir. Ardından bulunan modeli uygulayabilmek için değişimi yönetmek, oluşan yeni düzeninde takipçisi olmak şarttır. Kurulmuş olan yeni yapınında her zaman daha iyisini aramak ise işin ayrılmaz bir parçasıdır.


4 Mayıs 2007 Cuma

Devir değişti. (Evrim Dergisi Mayıs 2007)


Günümüz ticari şartlarında artık firmalar fiyat arttırırken defalarca düşünmekte, çok zorlanmadıkları noktalarda fiyat arttırmamaktadırlar. Çünk artık devir fiyatını arttıranın değil maliyetini düşürenin devridir.


İster nihayi müşteriye mal üreten firma olun ister anafirmanın tedarikçisi yada fason çalışan firma olun, herkes sizden fiyatlarınızı düşürmenizi, rekabetçi olmanızı istiyor. Önceleri bu zorlu şartlar sadece kendi sektörünüzde ve kendi ülkeniz içerisinde geçerli iken bugün rakipleriniz tüm dünyadaki firmalar oldu.


İşte bu noktada tüm şirketler maliyet azaltma konusunda arayış içinde olmakta ve ilk akıllarına gelen konu, dışkaynak kullanımı olarak karşılarına çıkmaktadır.


Firmanızda dışkaynak kullanmaya karar verdiniz, gerekli ön hazırlıkları yaptınız, hangi işi, hangi kapsamda hizmet olarak alacağınızı netleştirdiniz. Bundan sonra yönetimden onay almak yada bir başka deyişle fikrinizi ve çalışmanızı pazarlamanız gerekmektedir.


Tüm bu çalışmalar ve dışkaynak kullanımı aslıda şirketinizde belirli bir amaca yönelik fayda sağlamayı hedeflemektedir.


Gartner'ın dökümanlarında sıkça kullandığı, temelde üç ana amaçtan dolayı dışkaynak kullanmaya karar vermek lazım.


1- Verimlilik


Maliyetler konusunda daha çok çalışmak ve burada avantaj elde etmek.


2- Gelişim


Operasyonel seviyede, bilgi teknolojisi alanında ve/veya firmanın ana işe yoğunlaşması amacına fayda sağlayacak


3- Dönüşüm


İş performansının geliştirilmesi, yeni faaliyet alanlarının yaratılması, fırsatların oluşturulmasını sağlamak.


Yukarıda bahsettiğimiz her üç amaç kendi içinde farklı farklı yönetim ve ölçüm şekillleri barındırmaktadır. Bunların oluşturulması esnasında yapılacak çalışmalar, ampulu yeniden keşfetmek gibi uzunca süreli araştırmalar olmaması lazımdır. Zaten dünya üzerinde bu konularda kabul görmüş kriterler vardır. Bunlar üzerinden gidilmeli, şirketinize özel durumlar eklenmeli yada mevcut kriterler revize edilmelidir.


Verimlilik için kuracağımız hedefler ve yapacağımız servis seviyesi anlaşmaları sonuçları tamamıyla maliyetlerle bağlantılı olmalıdır. Gelişim için yapılan anlaşmalarda özellikle mevcutta olmayan hizmetlerin alınması konuları üzerinde yoğunlaşılmalı, bu hizmetlerin operasyonel verimliliğe katkısı sağlanmalıdır. Dönüşüm amacıyla yapılan anlaşmalarda ise alınan hizmetin kar marjını arttırıp arttırmadığı, yeni müşterilere erişim sağlayıp sağlamadığı gibi konuların yanında şirketin büyümesine katkısı olup olmadığının incelenmesinde fayda vardır.


Maliyetlerin düşürülmesi yada kontrol altında tutulması konusunda yapılacak olan çalışmalarda, alınan servisin ölçüm hedefleri üzerinde yoğunlaşılmalıdır. Hizmet alınan şirket ile yapılan servis seviyesi anlaşmalarında bu hedefler net bir şekilde ifade edilmelidir. Hatta yapılabiliyorsa bu hedefler uluslararası kabul görmüş değerler ile kıyaslanmalıdır.


Dışkaynak kullanmanın ana amaçlarından bir tanesi, mevcut durumdaki bilgi teknolojisinin seviyesinin yükseltilmesi olacaktır. Bilgi teknolojisinin şirket içi ve dışı süreçlere doğrudan etkisinin olduğu gerçeğinden hareket edersek, dışkaynak kullanımı ile artan bilgi teknolojisi seviyesi direk olarak iş sonuçlarına olumlu katkı yapacaktır. Yapılmış olan servis seviyesi anlaşmalarında bu hedefler ve ölçüm kriterleri çoğu zaman net olarak konulamayabilir fakat firma içinde takip edilerek sonuçlar irdelenmeli, şirkete katkısı ölçülmelidir. Örnek olarak kullanılabilecek ölçüm kriterlerinden birkaç tanesi, uygulama geliştirme süresi, geliştirilmiş uygulamalardaki performans artışı olarak gösterilebilir. Bu ve benzer örnekler şirket özelliklerine, bilgi teknolojisinin şirket içinde kullanım alanlarına bağlı olarak arttırılabilir yada değiştirilebilir.


Dışkaynak kullanımının bilgi teknolojisi alanında şirkete değer katması önemli olmakla birlikte, kurulmuş olan çalışma düzeninde, farklı çıktılarında elde edilmesi konularında çalışılmalıdır. Şirketin daha önce bulunmadığı alanlarda ve bölgelerde yer almasına etkisi olup olmayacağı araştırılmalıdır. Dışkaynak kullanımı ile şirket içi yer kazanımı sağlanabilir, bu alanın üretim yada stok amaçlı değerlendirilmesi olabilir. Benzer pekçok konu yada fırsatın şirket yönetimi tarafından gözlemlenmesi ve yaratıcı çıktılar elde etmesi sağlanmalıdır.


En önemlisi, eğer daha önce hiç dışkaynak kullanmadıysanız, büyük bir işinizi dışkaynak ile yönetmek üzere karar vermeden önce kritiklik seviyesi küçük, şirket içi faaliyeti düşük bir kesitle başlamanızda fayda var. Bu süreç hem dışkaynak kullanma disiplinini öğrenmenizi sağlayacak, hemde dışkaynak firmalarıyla çalışma tecrübenizi arttıracaktır.


4 Mart 2007 Pazar

Bir gün herkes dışkaynak kullanacak. (Evrim Dergisi Mart 2007)


Bilgi teknolojileri hizmetlerinde dışkaynak kullanımının şirketler tarafından artık vazgeçilmez bir araç olarak algılamasıyla birlikte, bu konuda yapılan yatırımlar katlanarak yükselmektedir. Hem servis sağlayıcı firmaların artması hemde firmaların büyüme stratejilerinde dışkaynak kullanımına yer vermesi, günümüz koşullarında kaçınılmaz bir ihtiyaçtır ve firmalar tarafından artık çok net görülmektedir.


Dışkaynak kullanımı ne demektir, ne ifade edilmektedir, ne edilmemektedir? Devamlı konuştuğumuz, herkesin bir şekilde kendisine göre tanımını yaptığı bu kelime, genelde zorda kaldığımızda "o zaman dışkaynak kullanalım" diye ifade ettiğimiz bir kaçış yoludur. Aslında şirketinizin çalışanlarınızın haricinde aldığınız her türlü hizmete bu ismi verebilirsiniz fakat tanım tam yerine oturmamış olacaktır.


"Uzun dönemli (yıllık yada birkaç yıllık) periyod için yapmış olduğunuz hizmet alım anlaşmalarını" dışkaynak kullanımı diye kısaca tarifleyebiliriz.


Proje bazlı hizmet alımı, danışmanlık, sistem entegrasyonu ve çözüm uygulaması gibi konularda belirli süreli anlaşmalar yapıp hizmet alımları gerçekleştirilebilir ama bunların diğer çalışma şeklinden farkı, süresinin daha kısa olması ve özel bir işle sınırlı kalmasıdır. Tekrar anlaşma yapılacağı zaman, başka kapsamda ve başka bir içerikteki konuya özel olarak konuşulur. Genelde firmalar bu tarz hizmet alımlarına ait anlaşmaları işin teslimine yönelik maddelerle sonlandırırlar. Uzun süreli dışkaynak hizmet alımlarında ise anlaşmalar genelde hizmet kalitesiyle ve bunun sürekliliğiyle ilişkilendirilir.


Şirketler ana faaliyet alanları dışındaki işleri dışkaynak hizmet alımı ile yürütmeye çalışmalarına bakarsak karşımızı iki ana grup çıkacaktır. Bunlardan birincisi iş süreçlerinde dışkaynak kullanımı diğeri bilgi teknolojileri hizmetleridir. Şirket iş süreçlerinin dışkaynak kullanımına açılması çelişki gibi görünsede, elde edilen fayda çok yüksektir ve tüm dünyada gittikçe artan bir trend olarak kullanımdadır.


Ufak bir örnek vermek gerekirse, şirket mali işler departmanı ve yaptığı çalışmaları şirket anafaaliyetlerinden ayrılmaz bir bütündür ama muhasebe fişlerinin sisteme girilmesi anafaaliyet değildir. Şirket bu işi hizmet olarak alsa, yapılacak çalışma için ihtiyaç duyulan kaynağı başka amaçlarda kullanacak ve mali işlerin asıl fonksiyonu olan kontrol ve yönlendirme konularına yoğunlaşacaktır.


İş süreçleri dışkaynak kullanımının içine, çağrı merkezleri, tedarik zinciri süreci içindeki alt süreçler, muhasebe fişi yada bordro oluşturma gibi devamlı tekrarlanan işlemsel süreçleri koyarak düşünebiliriz.


Bilgi teknolojileri konusundaki dışkaynak hizmetlerini ise kendi içinde ikiye ayırabiliriz. Altyapı sistemleri dışkaynak kullanımı -donanımlarla ilgili olarak verilen hizmetler- (infrastructure outsourcing) diğeri ise uygulamalarla ilgili dışkaynak hizmetlerinin alınmasıdır (Application outsourcing).


İlk ifade edilen Altyapı sistemleri olarak, kullanılmakta olan network (ağ) yapılarının işletilmesi ve bakımlarının yapılması, bu hizmet hem lokal ağları (LAN) hemde uzak alan ağlarını (WAN) kapsayabilmektedir, hatta bu hizmetin içine telekominikasyon faaliyetlerinide ekleyebiliriz. Bunların yanında uzaktan erişim ile verimerkezlerinin işletilmesi konulabilir. Barındırma hizmeti ile firmalar donanımlarını hizmet aldıkları şirketlerde tutarak fiziksel yerlerinden tasarruf sağlayabilmektedirler. Tabiki en önemli bileşen olan son kullanıcı bilgisayarlarının ve çevre birimlerinin bakımları ve takiplerinin yapılmasının tamamı altyapı dışkaynak kullanım hizmeti ile sağlanabilir.


Uygulamalarla ilgili dışkaynak hizmetleri ise daha çok mevcut şirket içi yazılımlara yada kurumsal kaynak planlama yazılımlarına ait desteklerin verilmesi, geliştirmelerin yapılması ve yeni özelliklerin kuruma kazandırılması konularını kapsamaktadır. Bunun yanında veritabanı yazılımlarının yönetimi, uygulamalar arası entegrasyonların yapılması ve işletilmesinin sağlanmasınıda desteklemektedir.


Günümüzde şirketler kişi başına ciro ve kişi başına gelirinde içinde bulunduğu pekçok konuda şirket kritik performans göstergelerini takip etmektedirler. Bu noktada dışkaynak kullanımı sonucu elde edilecek tasarruf, giderlerin/maliyetlerin dengelenmesi sağlayacak, kişi sayısında oluşacak azalma ise bu göstergelerinin olumlu görünmesini sağlayacaktır. Matematiksel bir sonuçmuş gibi algılansada, göstergelerin irdelenmesinde ana faaliyetler her zaman ön planda olacaktır. Burada elde edilen sonuçlarda doğrudan bu bilgiyi ifade ettiği için şirket stratejilerinde ve kararlarında etkin olacaktır.


4 Şubat 2007 Pazar

Fayda yaratan tedarikçiyi seçin. (Evrim Dergisi Şubat 2007)


İletişim araçlarının bireylere erişme hızı incelendiğinde, televizyona sahip olmak, radyoya sahip olma süresinin yarısı kadar bir sürede kişilere yayılmış, televizyonun yayılma süresinin yarısında mobil telefonlar kullanılır hale gelmiştir.


Baktığımızda artık teknolojik yenilikler gittikçe hayatımızı girme aşamasında daha kısa süreler almaktadır. Bunun nedenlerini ne kadar incelersek inceleyelim sonuçta elde edilen, "fayda" ile karşılaşırız.


Faydayıda ticaret hayatının kuralları içinde incelersek, zaman ve maliyet karşımıza çıkacak.


Evet, ister birey olun ister kurum olun artık hiç fark etmiyor, daha kısa süre daha az maliyet ile işlerimizi yapmamız gerekiyor. Piyasa şartları - istesenizde istemesenizde - sizden fiyatları arttırmamanızı, maliyetlerinizi düşürmenizi bekliyor. Yoksa yaşayamazsınız.


Kişileri işe aldığınızda, artık bir masa yetmiyor. Ofis çalışanları için bilgisayar olmazsa olmaz bir araç durumuna geldi, İnternet kaçınılmaz, telefon yerini yavaş yavaş network hatları üzerinden görüşmeye bırakıyor. Tüm bunlar bir araya gelince, hayatınızın bir parçası olan teknolojiye sahip olma gerekliliği yüksek önem taşımakta.


Günümüz teknolojilerinin gelişme hızı, kişilerin bireysel olarak yada şirketlerin kurumsal olarak bunları öğrenmesine imkan tanımayacak kadar yüksektir. Bunun doğal sonucu olarak seçmiş olduğunuz teknolojinin işinizi görüyor olması yeterli görülmektedir.


İşin yatırım maliyetleri açısından bakıldığı zaman, harcanacak paranın doğru teknolojiye, doğru zamanda harcanması, elde edilecek faydanında maksimum düzeyde olması gerekmektedir. Şirketler açısından bakıldığı zaman bunu sağlamak her zaman mümkün olamamaktadır.


Hizmet sağlayan şirketlerin ve üretim yapan şirketlerin öncelikli konsantrasyon alanının işini daha iyi yapmak olduğundan dolayı, çoğunlukla bunu destekleyecek bilgi teknolojileri çözümlerini çok fazla önemsemedikleri görülmektedir. Konuyu sadece maliyet ve gider olarak gördüklerinden dolayı rekabet açısından diğer firmalarla arasındaki yarışı sadece işletme giderleri olarak algılamaktadırlar.


Bilgi teknolojilerine yatırım yapan firmaların, elde ettikleri sonuçları iş hayatına uyguladıktan sonra rakiplerine göre çok avantajlı oldukları gözle görülmektedir.


Çok net olarak bilinmesi gerekmektedir ki, hiçbir zaman kurduğunuz yazılımlar satışlarınızı arttırmaz, ama satışların nerede daha düşük, hangi kanallarda sıkıntı olduğunu gösterirler. Yazılımlar hiçbir zaman üretim maliyetlerinizi aşağıya çekmezler ama firelerin nerede daha çok olduğunu, hangi makinalarda hammaddenin beklenenden daha yüksek tüketildiğini gösterir. Bundan sonrası yöneticilerin elde ettiği bilgiler ile karar alması ve bunları işletmeye uygulamasına kalmıştır.


Nasılki işletmeler esas faaliyet alanlarında uzmanlaşmaktadır, yeni çıkan üretim tesislerini incelemekte, daha kısa zamanda daha fazla üretim yapan makinalara ve daha kalite ürün elde etmeye yönelik yatırım yapmaktaysa, bilgi teknoloji firmalarının işleride kendi alanlarında uzmanlaşmaktır. Yeni teknolojileri incelemekte, bunlar içinde en uygunlarını, hizmet vereceği firmalara fayda sağlayacak şekile getirmektedirler.


Buradaki tedarik zincirine bakılırsa bilgi teknolojisi firmalarının müşterisi çoğunlukla işletmeler olarak görülmektedir. Bu nedenle bilgi teknolojisi firmaları müşterilerine katma değer sağlayacak çözümleri bünyesinde barındırmalı ve pazarlaması gerekmektedir.


İşletmeler tarafından bakıldığı zaman, bilgi teknolojileri sahip olunması gereken, rekabet üstünlüğü sağlayacak bir araçtır. Ama bu sahiplik illaki yatırım yapılması, fiziksel olarak sahip olunması yoluyla bünyesinde barındırması anlamına gelmemelidir. Çünkü çok fazla bileşen vardır, bunların hepsine birden sahip olmak ve bunların güncelliğini sağlamak, büyük bir ekip işinin yanında maliyet unsurlarını da içermektedir.


Nasıl ki üretim yapan firmalar, elde ettikleri üründeki kaliteyi arttırmak için en iyi hammaddeyi kullanmak isterlerse, bilgi teknolojileri hizmetlerini temin ederken, işlerinde onlara değer katacak çözümleri seçmeleri gerekir. Seçimini yaptıktan sonra işletme hammadde tedarikçisini değerlendirdiği gibi, kriterleri farklı olarak hizmet aldığı firmayı değerlendirmeli, kendi işine değer katacak teknolojileri sunması için BT firması ile irtibat içinde olması önemlidir.


Sonuç olarak, firmanın büyüklüğü ne olursa olsun, üretim yada servis hangi alanda çalışırsa çalışsın, birlikte ortak çalışmalarda bulunacağı bilgi teknolojisi firmasıyla, katma değer sağlayacak çözümlere odaklanması, rekabetin en üst seviyede yaşandığı pazarda kendisini daha avantajlı kılacaktır.


4 Ocak 2007 Perşembe

Müsaitseniz verimerkezinize ziyarete geleceğiz. (Evrim Dergisi Ocak 2007)


Maliyet, hizmet alımlarında önemli unsurlardan birisidir ama Bilgi Teknolojileri hizmetleri sözkonusu olduğunda maliyetin yanına onunla birlikte kontrol edilmesi gereken birkaç husus daha gelmektedir.


Şirket olarak Bilgi Teknolojileri hizmetlerinin dışkaynak kullanılarak karşılanması kararı alındığında yapılması gereken pekçok adım bulunmaktadır. Bu noktada firma olarak gereksinim analizlerinin yapıldığını ve diğer gerekli tüm ön çalışmaların tamamlandığını düşünelim. Hizmet alacağınız firma sayısını ikiye yada üçe indirdiğinizde, karar alma aşamasında dikkat etmeniz gereken en önemli kısımlardan birisi, hizmet alacağınız firmanın bilgi sistemleri altyapısıyla birlikte verimerkezinin durumu hakkında bilgi sahibi olmanızdır.


Bu nedenle hizmet alacak şirket, tedarikçileri tarafından sağlanacak olan verimerkezi hakkında bilgi sahibi olmalı, nihai kararını vermeden önce buraları yerinde ziyaret ederek değerlendirmelidir.


Verimerkezinin yerinde ziyareti, firma seçmeden önce yapılan önemli adımlardan birisidir. Bu ziyaret ile hizmet alma esnasında karşılaşılacak pekçok problemin önceden tespitine yönelik bilgi sahibi olunur, ayrıca hizmet verecek firmanın teknik kapasitesi ve yeteneği, hizmet alırken uyguladığı prosedürleri ve yönetim özellikleri gibi pekçok konununda yerinde gözlemlenmesi sağlanmış olacaktır.


Böyle bir verimerkezinin ziyareti yapılırken, konu hakkında bilgi sahibi olan küçük bir ekibin işleri takip etmesi ve sonuçlarını raporlaması daha uygun olacaktır.


Verimerkezi ziyareti esnasında dikkat edilmesi gereken önemli konuları özetlersek;


BT hizmetlerini başka bir firmadan almaya başladığınızda artık şirketinizin verileride başka bir yerde başka birinin gözetiminde bulundurulmaktadır. Bu nedenle, verimerkezindeki güvenlik hizmetinin içeriği iyi incelenmeli, hizmetin nasıl sağlandığı öğrenilmelidir. Bu noktada firma güvenlik firmalarından hizmet alıyorsa detaylarıyla sorgulanmalıdır. Ayrıca güvenliğin bir diğer bileşeni olan erişim haklarıda sorgulanmalı, giriş çıkışlardaki kontrol, kart okuyucu, parmak izi, ses yada benzeri araçlar incelenmelidir.


Alınan hizmetin gerçekleştirilmesini süreç olarak düşündüğümüzde uygulanan prosedürlerin yazılı olarak bulundurulduğu incelenmeli, gerekiyorsa bir örnek kopya temin edilmelidir. Ayrıca prosedürlerin güncellenme sıklığı ile çalışanların konu hakkında bilinirliği dikkatle ele gözlemlenmelidir.


Hizmet alınacak olan donanımların güncelliği ne durumda, bunlarla ilgili bakım anlaşmaları var mı ? Network altyapısı en önemli bileşen olduğundan desteği ve güncelliği nasıl sağlanıyor ? Tüm bu soruların yanında, verimerkezinin elektrik altyapısı, jeneratör desteği ve yedeği, ısıtma ve soğutma özellikleri gibi diğer gerekli fiziksel özelliklerde incelenmelidir.


BT hizmetlerinin verilmesi esnasında teknolojik yeterliliklerin yanında insan kaynağıda önem arzetmektedir. Bu noktada firma değerlendirmelerinde toplan çalışan sayısı ve hizmet verilmesi esnasındaki yetenekleri ile prosedürlere bağlı kalıp kalmadıkları sorgulanmalıdır. Çünkü hizmet alınmasına başlandığı esnada bu kişiler ile birlikte çalışılacaktır.


Kabul görecek verimerkezinin en önemli özelliklerininden bir tanesi, olağanüstü durum senaryolarına sahip olması gerekliliğidir. Bu sahiplik aynı zamanda fiziksel olarak bir diğer yedek merkezinin olmasınıda gerektirmektedir. Olağanüstü durum senaryoları aslında sigorta gibi görünmektedir. Belki hiç ihtiyaç olmayacaktır ama bir kez gerektiğinde kullanılır olması lazımdır. Hizmet veren firmadan bu senaryoları yıl içinde en az bir kez uygulaması talep edilmelidir.


Yukarıda bahsedilen konular tamamıyle verimerkezinin gözle görülen ve elle tutulabilen özelliklerinin incelenmesi yönünde çalışmaları özetlemektedir ama hizmet sadece bunlarda oluşmamakta diğer konularında incelenmesinide gerektirmektedir.


Bunlar içinde, çalışabilirlik süreleri, verimerkezi içinde sizin şirketinizin büyüklüğünün toplam hizmet verilen şirketler içindeki oranı, hizmet verecek firmanın stratejik planları, bu alanda büyüme isteği ve hatta hizmet sağlayıcının çalışanlarının işten ayrılma zamanlarına kadar incelenmesi gerekmektedir. Çünkü siz şirketinizin önemli bir parçasını çıkartıyorsunuz ve başka birine teslim ediyorsunuz, ardındanda kesintisiz bir hizmet almak için anlaşma yapıyorsunuz.


Sonuç olarak, verimerkezleri BT hizmetin verilmesi aşamasında işin kalbidir. Kalbin doğru çalışması, onunla birlikte hareket eden diğer yapılarında sağlıklı çalışmasına yardımcı olacaktır. Tüm bunların neticesinde, toplam olarak verilen/alınan hizmetin zamanıda, kaliteli ve maliyete uygun olması sağlanacaktır.


Evde Beyaz Şarap Yapımı

via IFTTT