12 Ağustos 2010 Perşembe

Faydalı yolculuklar

İnternet kullanımı artık hepimizi hayatının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Her türlü bilgiyi bulmak, ulaşmak ve kullanmak iki tuşa basmak kadar yakın. Kendinizi ifade etmek ve pekçok kişiye ulaşmak internet sayesinde inanılmaz bir hız kazandı.

Acaba interneti faydalı bir araç olarak mı kullanıyoruz, yoksa aldığımız hizmet ödediğimiz paraya değmiyor mu ?

Burada kritik konu aldığımız nedir ? Bu soruya cevap verebilirsek sonuca varabiliriz. Temelde, internet ortamında bulunan içeriklerin tamamı kişiler yada kurumlar tarafından oluşturulup konuluyor ve hepimizin erişimine açık bırakılıyor. Kimi bilgi ücreti karşılığı veriliyor fakat çok büyük bir kısmı ise ücretsiz. İster para verir kişilerin yazdıklarını, söyledikllerini yada çekim yaptıklarını alıp kullanır, istemezse diğer ücretsiz bilgi kaynaklarına erişip oradakileri derleyip bir araya getirip kullanır. Seçim kişiye kalıyor bu noktada.

Aslında İnternetten herkesin daha fazla fayda elde edebilmesinin en başında içerik zenginleştirilmesi geliyor. İşte burada görev bu sanal dünyada yaşayan bizlere düşüyor, ne kadar çok içerik sağlarsak o kadar toplam fayda elde ederiz. Herkes bir sayfa yazsa Türkiye'deki 6.5 milyon ADSL kullanıcısından oluşacak bilgi boyutu inanılmaz olurdu herhalde.

Tabiki sadece bilgiye erişmek değil, oyunlar, filmler, forumlar, arkadaş toplulukları, mesajlaşma pekçok husus kişilerin kullanımına açılıyor, ticaret yapmak, sanal bahislere katılmak, alışveriş yapmak ise fiziksel mekan gerektirmeden halledilebiliyor. Sanal hayatın farklı açıdan incelenmesi aslında aklımıza daha gelmemiş yeni fırsatlarıda ortaya çıkartmamıza imkan sağlayacak görülüyor. Hem teknolojik yenilikler ve imkanların artması hemde kullanım sonucu edinilen deneyim sanal alemde yeni alanların açılacağının sinyallerini vermektedir.

Sanal ortamda tüm bilgilerin farklı farkı yerlerde durduğunu düşününce aradığımıza ulaşmak dünyadaki okyanusların tamamında kayıp balık Nemo'yu aramak gibi birşey olurdu. Şansımız yaver giderse bulabiliriz. İmdat çağrımıza arama motorları geliyorki, onlarsız internet hayatı çekilmez bir hal alırdı. Bugün arama motorları gelir elde eden organizasyonlar oldular ama arama motorlarıda internetin gelişmesine ve daha büyük kitlelere yayılmasında rol oynadığı kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.

Hepimiz kullanıyoruz, ister bilgiye erişelim, ister arkadaşlarımızla görüşelim, yemek tarifi alalım verelim, forumlardan yorumları okuyalım yada yazalım, internetten oyun oynayalım, alışveriş yapalım, ne yaparsak yapalım sonucunda bilmediğimiz şeyleri görüyoruz, öğreniyoruz, başkalarına öğretiyoruz. Ödediğimiz paraları düşünürsek (bilgisayar, internet erişim ücreti, modem, elektrik, ...) ortaya çıkan rakam, öğrenmek ve öğretmekten elde edilen değer ve fayda ile ölçülemeyecek kadar küçük kalıyor.

İnternet üzerinden sevdiklerinizle yapacağınız video görüşmesinin bedelini hangi erişim ücreti ile mukayese edebilir, alınanlar ve ödenenleri terazide tartarsak, faydalı bir iş yapıldığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yazın sıcaklığını iyiden iyiye hissettirdiği bu günlerde herkesin internette sörf yaparken rüzgarının bol olmasını dilerim. Faydalı yolculuklar.

8 Ağustos 2010 Pazar

Köpek Pansiyonu Tecrübesi

Köpeğini pansiyona bırakacaklar için tecrübe paylaşımı. Özellikle Bakırköy K9 Avrupa’ya verecekler için önemle okunması lazım.

Temmuz başında tatile çıkarken köpeğimiz Tarçın’ı IMG00097-20100704-1438[1] bırakmak için Bakırköy K9 Avrupa’ya teslim ettik. Bırakırken aşı karnesinide verdik ve 10 gün sonra alacağız dedik. Aradan 10 gün geçti ve eşim Tarçın’ı almaya gitti.

Teslim aldığında köpek öyle bir kokuyorduki, değil eve apartmanın bahçesine bıraksan herkes rahatsız olur, tahminime göre 10 gün boyunca tekbir yerde oturmuş kalkmş, yemiş içmiş, tuvaletini aynı yere yapmış ve pislik içinde kalmış.

Tüm bunların yanında hayvanın sesi kısılmış, nefes alıp verirken hırıltılar çıkartıyor, arka ayağının içi çizilmiş, kanamış ve kurumuş. Yani savaştan çıkmış bir hali var.

Köpeği aldık eve getirdik, akşam apartmanın otoparkında iki kova sıcak suyla yıkadık ve temizledik. Yarım kutu şampuan harcadık. Neyse tertemiz oldu, ertesi hafta denize soktuk ve sonrasında tekrar yıkadık artık kokmuyor.

Teslim ederken aşı karnesinide vermiştik, teslim alırken unutmuşuz, telefon ettim, arıyoruz, veterinere soralım falan diye bir sürü şey söylediler, belli ki bulamıyorlardı. Bir kaç gün telefonla aradım ama sonuç yok. Artık ümidi kestim karneyi kaybettiler bunlar diyerek son kez telefon ettim eğer bulamazlarsa gidip olay çıkartağım ama telefonda karneniz burada gelip alın dediler.

Sevinerek gittim, neyle karşılaştım dersiniz, bana boş K9 Avrupa aşı karnesini sundular. Bu nedir, ben size benim dolu olan karneyi soruyorum dedim, kasadaki görevli diye duran kız, bulamadık bakalım falan gibi lafı ağzında geveledi, ben oradayken masalara, çekmecelere baktı, karne yok, bulamıyorlar, tam o sırada kız bilgisayarı arkasına baktı ve benim karneyi buldu.

Anlayacağınız benim karne 20 gündür orada durmuş, ne veteriner bakmış ne pansiyona giderken incelemişler, öylesine formalite icabı karneyi istemişler ama hiç kullanmamışlar, üstüne üstlük nereye koyduklarınıda bilmedikleri gibi arayıp duruyorlar. Banada boş karneyi vermeye çalışıyorlar.

Sonuçta Bakırköy K9 Avrupa, bir daha uğramayacağım, işimin olmayacağı bir yer olarak bende iz bıraktı.

Edindiğim kötü tecrübeyi paylaşmak istedim.

Evde Beyaz Şarap Yapımı

via IFTTT